Translate

GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ


Kiseköy şivesine göre anlatım yapılmıştır. 

Köyün gelenek ve göreneklerine en bağlı oldukları şeylerden bir tanesi Arefe Günleri Sıla-i Rahimde bulunmak üzere köye Atalarının mezarlarını ziyaret gelmektir. Arefe günü herkes neredeyse koşa koşa köye gelmeye çalışır. İkindi namazından sonra mezarlıkta herkes toplanır. Yasin, tabareke, amme ve diğer okunan surei celillerden sonra imamın yaptığı duaya hepbirden amin denir. Duadan sonra "bereket bereket" denilerek yere mendil veya takke açılarak köyün hayır hasenat işlerinde kullanılmak üzere para toplanır. Daha sonra herkes kendi mezarlarının başına gelerek sureler okuyarak ölmüşleri hakkında yaradandan niyazda bulunurlar. Arefe Ramazana denk geldiyse mümkünse yeri yurdu olanlar oruçlarını köyde açarlar. Şimdilerde köyün derneğinin düzenlemiş olduğu yeni bir örnek davranışla tüm köylülerimize arefe günü "SON İFTAR" yemeği verilmektedir.
  • En başta gelen geleneklerinden biri ise bir cenaze olduğunda cenaze sahiplerini yalnız bırakmayıp cenazeyi huşu ve saygı dolu bir şekilde ( selatu selamlar ve kelimei tevhitler ile yasin,tebareke ve diğer surei celiller ) defin ederler.
  • Cenazenin arkasından dua ve niyazda bulunup iyiliğine şahitlik edip dünyalık ve ahretlik haklarını helal ederler. Eskiden bir cenaze olduğunda duyan duymayana iletmekte idi bazen iletişimin kurulamadığı zaman oluyordu ve cenazeye gelemeyenler üzülüyorlardı. Şimdilerde köylümüze "cep mesaj" sistemi ile ulaşılmakta cenazeye gideceklerde bentderesi-y.mahalle köprüsü-çiftlik kavşağı güzergahlarında beklemektedirler. 
  • Cenaze defnedildikten sonra köy konağında gelen misafirlere yemek verilir.
  • Not: Köy derneği köyümüz mezarlığı etrafında düzenlemeler yapmış mezarlıkları genişletmişle ve duvar neyi çekmişlerdir. 
  • Aşşağıköy mezarlığının biraz dar olmasından dolayı Akkaşgilin İdris Dağdelen (Allah rahmet eylesin)'in hayrına bağışlanan (1058 M2 Dünyalık mal) tarlanın bir bölümü de mezarlığa dahil edilmiştir. 


  • Tabut taşımak çok savapdu. Aynı zamatları da ipiretlükdü. Cenaze defnedülükenek, gonuşulmaz okunan Kur'an dinlenir. 
  • Lataa ne zamat ipret alacaaz. (😱 İnsan ipret almaz, ölü kömülüyo taahala ipret almıyo.)
  • Geçenlerde bi cenazede (gerçi her cenazede oluyo) yalanım varsa bizde öleceez sonuçta, yıllarca ismi söylenen insan ölünce adı cenaze oluyor. Cenaziyi defnediyolla bi tarafdan Kur'an okunuyor yanıma kel bi adam geldi navanayok diyo bana, beni görmezden geliyon neyi diyip durdu evinden arabasından yazlığından gonuşup durduyala. Labigit diyecem, golundan dutup fıydalayacam sabır dedim içimden, bi tarafta da iki lavuk oturmuş ordan burdan koyu bi mahabbet, cenaze kömülüyünce de doooru yemekhaneye yemek yerkenek de dedikodular havalarda.
İlk namazlar genelde KANDİL GECELERİ için söylenir. 
İkindin Namazından sonra O gün ev hanımları evde bişi neyi yapar.  
Cizleme (o guyruk yağının saca çalınmasından sonra saca dökülen o ipek gibi cizlemenin dadı yok), hevle, gıygana, goldan sepme (şimdiki uzun tırnak pide fakat bizim goldan serpme tereyağlı oludu) neyi yapar caminin ööne getürüdü. Çoluk çocuk,
herkes orda toplanu bu özel günlerde hazırlanan bu nefis yiyecekleri gapuşullarudu. Elindekini bitüren edirafına bakar ecük taa yokmu diye bakar bi sonraki KANDİL GECESİ'ni ipinen çekmeye başlallarıdınak. 
Köyde bayram namazı bitiminde köy meydanında toplanılırdı.( Sipahiler mahallesine yapılan camiden sonra bu 2019 yılında  Sipahiler Mahallesi camiinde Ramazan bayramı Namazı kılınıp Namazı müteakip Sipahiler meydanında Bayramlaşma yaşanmıştır.) Herkes yaşına göre sıralanıp bayramlaşılır. Bu bayramlaşma köylünün birbirleri ile küslüklerinin veya kırgınlıklarının düzelmesini sağlar. Akrabalıklar govatlanu (kuvvetlenir) Unudulanlar hatırlanır. (Bayramlarda, Rahmetli Durmuş Akbaş hoca bayramlaşma bitince dua ve niyazda bulunurdu. Yarabbi kör moskofun gözü çıksın tartufan olsun diye yıllarca böyle dua ederdi valla birgün urusya (Rusya) murusya galmadı dağıldı gumirisler de gayboldu esameleri  galdı) Demekki herkes köyünde bu bayramlaşmaları yapmış olsa dualar Yaradanın izni ile müstecap olacaktır. Buradan tüm yafidileri (yahudi) naletliyoruz. (Yüce Yaradan Ülkemizin ve Ümmeti Muhammedin birlik ve beraberliğine göz dikenlerin, içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin tuzaklarını boşa çıkarsın ve bizleri görünür görünmez kaza bela ve musibetlerden muhafaza buyursun.) 
Eskiden bide bayramlarda köy odasında veya havaların iyi olduğu zamatlarda orta yazıda neyi herkes evinde hazırladığı yemekleri burıya getürü, sıfralar hazurlanu çoluk çocuk buralarda yemek yiyelim diye o sıfrıdan bu sıfrıya goşallardı. 
Ramazan bayramınının birinci yemeği "sütlü" , gurban bayramınında tabiikine gavurma idi. ( et bi kütüğün üsdünde satırınan veyahutda keserinen gıyım gıyım gıyuludu. ondan keylimine yapılan gavurmanın veya kövtenin yanında yat.)

Eskiden bi yol veya köye su neyi getüleceği zamat köylü bi arıya gelir. Biribirlerine yardım ederekden yardımlaşırlardı. Birde parası olanlar parıynan veyahutda bir mal veya hizmet karşılığı Emeci dutarlarımışıdına.
On onbeş santimlik bir odun parçasına zopa atılır öyle oynanudu. benim büldüğüm.
Eskiden köyün en menşur oyunuymuşduna. Herkes genelde dibek başında toplanu oyun aaşam ezenine kadar sürermişidine.  Şimdi  nasıl oynandığı unudulduğu gibi nasu oynanduuda bilinmemektedir.
Çelik çomak oyunu gibi neyi bi oyun olduğudur.



     DÜĞÜN DERNEK  

Gız evine gına günü gadunnu gızlı toplanulu. Herkes üçeteeni giyer. Depeliklerini takar gınıya gelürler. Öyle erkeklerin arasında veya onların göreceklerü bi yerde oynanmazıdı. Defçiynen türkücü çalıp söylemiye başlıyınca adını bilemediğim o oyun oynanunudu. Defçi genelde bakır ilehennen çalardı türkücüde de bi ses oludu aman aman akıllara zarar. Erkeklerden bazı oyanuklar gündüzden evin tavanına (tavan derkene çatı değil) saklanula sevdüğü gızı orda seyrederidi, kimipti tavana çıkarsa o şanslı olurdu niye çünkü en öndedir. Bazıları evin damına, kimisi davar damına saklanu, kimisi temekten girmiye çaluşu, kimisi gaşlığa dırmanudu. Gına bi heleşeli geçerdi bi heleşeli geçerdi. Gınanın sonunda gadunnu gızlı bi sürmelim çekerleridi gelin ağladukça ağlar, anası ağladukça ağlar, onlar ağladukça herkes de ağlardı. Emme gelini goyvesen bi oynıyacakki fittir fittir edecek emme Gel gelelim velakin gınada ağlamak zorundadu.
Oğlan (damat) gınası pek gız gınası gadanak eylenceli olmaz emme genede oğlan gınası ile yapılanlar gomik olur. Damat tıraş ettürülü bazen adamı güldümek içün eşşek traşı yapulu, daamadı gandurula yüzüne un neyin serperler, kimipti yarışı yapulu,  güveyiyi eyicene bi eylenceye alula, şakalaşmalar, falanda filanda uzayıp gider.  Oğlan gınasında bide parası olan köçek getürü,  tüfekler, tapancalar patladulu yanuk türküler söylenü, gece yarısı herkes havai fişekler eşliğinde evlerine daalu.


 

     YEMEKLERİMİZ     Yemek (gayıt) tarifleri Allah Rahmet eyliyesice ebemin anlatımıyla yazulmuşdu.
  Taaranalık göce deermene gönderülü. Deermenden gelen çekilmiş göce içine yovurt gatılıp eyice yonurulu.  Tekneden daşınca bi palanın üsdüne gonulmak üzere samallıın üstüne gonu. Güneşde guruyunca elde ovalanu. Ondan keyliminek elekden geçürülü.  Eccük taa gurudulunca hambara gonu. Bişürekene içine zızırtmayaa veya goyun veya geçinin gurudulmuş veya gavrulmuş ince baarsuu gonu.  Gaynıyınca üsdüne tereyağı gızdurulup içine nane gonup taaranın üsdüne dökülü. Eskiden öyle herkese bi tabak neyi yookene bi bakır tepsiye gotaruludu çorba üsdüne ataşda gevredilmiş ekmek neyi doğrayınca taata gaşuunan yi babam yi.
Sovan gavrulu patatis ve bulgur garuşdurulup bigurukda toz acı biber atılıp duzunu muzunu goyup talladan gelenin ööne gotarulu. Olmazsa olmazı ocakda ısıdılıp gevredilmiş ekmek.
Memişga   Pişmiş hamur kaşıkla parçalara bölünür, tereyağ kızdırılıp hamurun üstüne bolca dökülüp şeker serpilip gözelcee yenü.
Etli nafıt=  Bildiğimiz nohut yemeği.
Islama =  Bazlama ocakta ısıdulu iyice gevredülü ondan soona gaşuğa gelcek gadanak parçalara bölünü.  Üsdüne etsuyu dökülü,  o zamatları edirafa gözel bi goku yayulukine herges gaşuklar.  Gapış gapış gider. İyimi . Bazı memleketlerde buna "tirit" denir
Ekmaamuru =  Bazlama ocakta ısıdılıp iyice gevredülü ondan soona gaşuğa gelcek gadanak parçalara bölünü üsdüne sarmısaklı yoort eklenü üsdüne tereyağ gızdurulup toz biber dökülüp yemeğin üsdünde gezdürülü.
Bi ıslama çeşidi daha =  Bazlama ocakta ısıtulu iyice gevredülü ondan soona gaşuğa gelcek gada parçalara bölünüp tepsiye dizülü. Bi tenciri veya çenciriye su gonu üstüne sovan dooranu ecük piriç gonu. piriç bişiyince veyahudda yımışamıya varınca üsdüne yımırta gırulup garuşturulu ecük de kırmızı toz biber gonup ekmeen üsdüne dökülü.
Fasla gabaa =  Bal kabağının kabuğu soyulmaz iyicene yıkanıp içi ayıtlanu. Ondan keylimine gabak çay tabaandan ecük böyük parçalara ayrulu tencire veyahutda çenciriye üstüsde dizülü üsdüne eccük şeker serpilip bişürülü.
Gurufasille =  Gurufasille genelde göveçde bişürülüdü. İçinede biguruk gurbandan kalan kemük atuludu.
Sütlü =  Süt ve piriç gaynadulu ecük duz atılıp yimiye hazır hale getürülü.
Fasille gıyması =  Teze fasille gurudulu, sovan gavrulu içine bulgur gonu, bigurukda toz acı biber atılıp gışın sovuk havalarda zaaradan gelince gevredilmiş ekmeenen ıccak ıccak yinü.
Gıygana =  Unun içine iki yımırta gırulu ecükde suyunan ecüde  süt gonu çampalandıkdan soona ıccak tavıya gonu altı üsdü bişiyince sıfrıya böbele yesin diye gonu.  Genelde niyeyise böbelere yedürülüdü.
Cizleme =  Un su gatularak ipek gibi cıvuk hale getürülü.  Ocaklığa saç gonu altuna odun atulu. Sacın üsdüne guyrukya sürülü cuvuk hamur bi kepçiynen sacın üsdüne dökülü.  Bi oklavıynan inceldülü, biyannı bişiyince öteyannı da bişürülüp ıccak ıccak böbelere ve ev halkına yedürülü.
Yayla çöreği =  Güssonu yayladan gelenlerin un, kaymak ve yımırtıynan yaptıkları bu göç çöreği de gaymaklı olduu için pek güzel olurdu.  Herkes yayladan gelenlerin yolunu gözetlerdi. Bi gulak çörek  böbelere fazla verülüdü.
Eyşili = Sovan kavrulu içine ecük un gatılıp garuşturulu.  Ondan keyli patatis doğranu ecükde buldur atılıp gırmuzu toz biber gonulup iki tıngırdıyınca ocakdan indirilip sıfra veya taplının ortasındaki bakır tepsiye gotarılan yemeğin üsdüne alma eyşisi dökülüp gapış gapış yenir.
Bir Aşure çeşidi =  Göce, nafıt, gurufasille, gurudulmuş gurbandan galan gaburga kemüü ecük garüzüm su ve süt gonup eyice gaynaduktan keyli.   Gonu gomşuya daaduludu.
Goyultmaç =  Süzülmüş süt bi çenciriye gonu.  İçine biraz un gatıp goyulana gadanak çevrilip tepsiye gotarılan goyultmaç, ocakda ısıdılıp gevredilmiş guru ekmeenen gapış gapış yenü.
 Madıma veya badıma =   Harman yerlerinden toplanan madımalaklar samallıın tavanda gurudulu. Gışın haşlanu samursaklı yovurdunan üsdüne terayağ ve  gırmuzu toz biber serpilip gaşuk gaşuk yenü.
Küle gömme = Hamur mayıynan yovurulu. Tekneden daşmıya varınca. Ocağın zıccak külü biyanna gonu. Hamur yovallak bir şekilde burada bulunan ocaklığın zıcak daşına gonu üsdüne galın çimento kaadı gonu. En sonunda zıccak küller bunların üsdüne konarak gaylın ekmeen bişmesi beklenü.
Galle Gıyması =  Çükündürden (şeker pancarı) yapılan bi yemek olup nasıl yapılır tadı nasıldır bilmem.
Piyram =  Akdavar'ın erkeç olanu kesülüp. Tulumu çıkarulu. Guyuya odun atulup köz haline gelince akdavar guyuya sallandurulu, altuna da bakır bi ilehen gonuki etin suyu boşa gitmesin. Guyunun üsdü gapatulu iki üç sehet sona açulu bişmiş ipil ipil olmuş et goca bi tepsiye çıkarulu gapış gapış yenü. suyuna da ekmek banulu veyahutda pilaf yapulu. Piyramın gemüünü bile sıyıran olmuşdu.  Ogada zelletli olu piyram

Keşli Makanna (makarna)= Bakır çencirede su gaynadulup, içine yımırtalı erişte atulu. Erişteler bişidükten keylimine süzülür. Bakır sahana rendelenmiş keş serpülü, üsdüne birez bişmiş erişte onun üsdüne tekrar keş serpüşdürülüp bakır tavada gızdurulup içine de ezücük rendelenmiş keş atılan tereyağı eriştenin üzerine gezdürülüp senin elini bağlasınlar benim de ayağımı ondan keyliminek çalalum gaşuğu.😋
Aaazının suyu akdu peçitiynen sil🤭

Yabanabat Pidesi (bu aluntu olup olduğu gibi gopyala yapuşdu yapulmuşdur.) Ben bu yaşıma geldim bu pidiiyi gulaam işitmedi gözüm de görmedi desem yerüdür. = Yabanabat Pidesi yapılacak et bir gün evelinden alınıp terbiye edilir. Koyunun bel ve kaburga etlerinin sinirleri alındıktan sonra yüzde elli dana eti ile kıyma makinesinde tek  iri bıçakla çekilir. Kuşbaşı doğranmış soğan, sarımsak, biber, sıvı yağ ilave edilip tepsi içinde fırına sürülür sonrasında patlıcan, domates ilave edilip baharatını da attıktan sonra karıştırılır soğumaya bırakılır. Kıyma ilave edilip harmanlanır. Ustalık marifeti ile ince bir şekilde açılan hamurun üzerine iç serilir, üzerine rendelenmiş katık peynir ilave edilip kürekte yaklaşık 1 metre 20 cm sündürülüp, fırına atılıp pişirilir. Uzun bir şekilde tahtada doğranmış maydanoz, közlenmiş domates ve bseferiber ile birlikte servis edilir.

GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZE SAYIN MEHMET AKYOLDAN BİR ALINTI  
YAZI İLE DEVAM EDİYORUZ.

  • Yukarıkese köyünün insanları gelenek ve görenekleri ve yaşam tarzları ile kendilerine özgü bir tarz sergilemişlerdir.
Mesela erkekle kadın arasındaki farklılık hissedilir derecededir. Bazı yöre insanı gibi yalnız kadını çalıştırmak ve kendileri yan yatıp keyif çatmak gibi bir geleneğe sahip değillerdir. Kadın da çalışır ama esas sorumluluk ve yükümlülük erkeğin omuzlarındadır. Düğünleri, bayramları ve özel şenlik günleri ile de kendilerini ön plana çıkartırlar. Mesela kına geceleri erkekler için ayrı kadınlar için ayrıdır. Erkekler sinsin oynayarak geçirirler günlerini, kadınlar ise sabahlara kadar türküler söylerler, kına yakarlar, istedikleri gibi eğlenirler. Bu sırada delikanlılar sevgililerini bir kez yan gözle de olsa görebilmek, seyredebilmek için büyük uğraşı verirler ama kına gecesini korumakla mükellef koruyucular buna asla fırsat vermezler. Gelinin alınacağı gün güreş meydanı kurulur, köyün gençleri ve çevre köylerden gelen davetlilerle güreş tutarlar bu müsabakalar ikindi saatlerine kadar sürer ve ondan sonra gelin alma merasimi başlar ki atlara binilir, silahlar atılır ve unutulmayacak anılara imza atılır.
  • Bayramlarda ise namazdan sonra herkes birbiri ile bayramlaşır, daha sonra mahalleler arası silah atışları başlar.
Bilahare ortak hazırlanan yemekler yenir. Yemek çeşidi o kadar çoktur ki herkes daha çok yemek getirmek için adeta yarışır. Bu arada mahalleler arası davetler başlar. Her mahalle diğer mahalleleri davet eder, yine gidiş gelişlerde silahlar konuşur. Giysi olarak kadınlar üç etek giyerler, başlarında tepelik olur; saçlar uzun örülür, bir daldan bir dala sarılıverilirdi. Kızlar ise gelin olmadan önce tepelik yerine yazma ve altından saçları biraz görünecek şekilde çalınılırdı.
  • Kışları köylerde yazları ise belli bir oranda yani 4-5 aylığına yaylalarda geçerdi. Yazın bitişi ile kışın başlangıç noktasında mandıralarda kalındığı da görülürdü. Ancak bu göç ailenin tamamen yaylaya veya mandıraya gitmesi anlamında değildi.
Köyden irtibat kesilmez ve mutlaka bağlantı kurulur, hatta büyükler köyde kalırlardı. Yayla zamanları öyle estantanelerle doluydu ki, herkes yaylaya gitmek için gün sayardı. Çünkü davar ve sığırların çobanlara teslim edilmesinden sonra herkes kısa süre zarfında işini bitirir yayla şenlikleri başlardı. Hatta bazı zamanlarda bu eğlenceler sabahtan akşama kadar devam eder, bir de baksalar ki sığır ve davarları çoban gütmüş ve yerleşim alanlarına getirmiş olarak görülürdü. Yaylalarda evler göçebeler gibi çadırdan değil bilfiil evlerden (çantı veya taş örme ev gibi) oluşurdu. Herkesin sürü davarı, sığırı, oğlağı, buzağı olurdu. Çobanlarının yanında köpekler ve o köpeklerin ihtişamı herkesi imrendirirdi. Davarlar yaylımdan dönerken, daha sürü ufuktan gönür görülmez çobanlar tarafından silahlar atılır, yayladaki gençler ve karşı mahallenin gençleri buna mukabele eder ve karşılıklı atış yanlarındaki mermiler bitinceye kadar devam ederdi.
  • Kise köylülerin gelir kaynağı olan keçi, tiftik (tüytük), inekler, manda (camız veya kömüş) koyun, kuzu, buzağı, malak (kömüş yavrusu) zaman içinde devletin yanlış politikaları yüzünden yasaklandı (ormanda otlatmadılar-meralara çıkarmadılar) veya nüfus kalabalıklaştıkça ve ekim alanları ve yaylaklar azaldığından köylüler köyden şehre göç etmek durumunda kaldılar.
Yine de hem şehirde, hem de köylerde yaşama istidadı gösteren Yukarıkiseköylüler eskiden olduğu gibi evlerini en muhkem şekilde yapmakta(geydana-çantı-taş örme gibi), ata miraslarına sahip çıkmaktadırlar. Şehirlerde çalışarak, iş güç sahibi olarak emeklilik hakkına kavuşan kiseköylülerin çoğunlukla köylerine dönmeye başladıkları, devletin daha çok imkan vermesi halinde yeniden köylerde verimliliği geliştirme adına gayret gösterecekleri kesindir.
  • önemli bir not:
  • Şunu belirtmeden geçmemek lazım. Eskilerde belki fakirlik vardı.Yoksulluk vardı.Ama insanlar,akrabalar ve komşular arasında çok aziz bir yardımlaşma vefa ve insanlık vardı.
Çok yüksek bir ruh ve terbiye vardı.Hani Eshabı-Kiramdan biri bir savaştan sonra savaş meydanını ziyaret ediyor. Yakın akrabasından biri ağır yaralıdır.Su içirmek istiyor.Akrabası yanında sahipsiz bir yaralının su dediğini duyunca, suyu önce ona ikram etmesini istiyor. Ona götürünce o zat bir yanındakinin sesini duyup önce ona götür diyor. Su üçüncu kişiye varınca vefat ettiği görülüyor .Geri döndüğünce 2. nin ve 1. nin de vefat ettiğini görüyor. Su elinde kalıyor. Ashabı kiram böyle yüce idi. Eskiden köylülerimiz de öyle terbiyeli,yardımsever ve birbirini düşünürdü.
  • Kaynak kişi: Araştırmacı Gazeteci Yazar Mehmet Akyol


TEKNE ÇAMI İLE İLGİLİ CİMERE YAZILAN

  Ankara Kızılcahamam Yukarıkese mahallesinin hemen arkasında Gökçe mevkii üst tarafında bulunan yerde "Tekne Çamı" adı ile aynı yerde bulunan Asırlık bir Çam ağacı bulunmaktadır.

Asırlık Ağacın kökleri, dalları zaman zaman insanlar tarafından acımadan kesilmekte, dibinde ateş yakılmakta, tarihi eser kazısı yapılmakta ve ağacın sıkı sıkıya sarıldığı kayalıklar da mezar taşı için kırılmaktadır.
Kızılcahamam Kaymakamlığı nezdinde "Bu ağaç biyolojik çeşitlilik ve ekolojik denge için doğaya bırakılmıştır" tabelası dışında herhangi bir koruyucu önlem yoktur. Atalarımızdan bize miras kalarak efsanelerini dinlediğimiz bu ağacın, gelecek nesillerimize efsane bir miras olarak bırakmak istiyoruz.
Lütfen bu Asırlık Çam ağacının incelerek "Anıt Ağaç" statüsünde değerlendirilmesini, arz ederim.

NOT: Konu ile ilgilenildiği takdirde kendi aracımla mevcut ağacın bulunduğu yere sizleri götürüp getirebilirim.

el cevap: 
            08.03.2023 13:47 tarihinde internet üzerinden başvuru alındı.
 08.03.2023 13:47 tarihinde CİMER tarafından ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI tarafına sevk edildi.
BU ANIT AĞAÇ BÖYLE KORUNABİLİR Mİ