O ZAMATLARI * Yaylada ilkbaharın en gözelini yaşaruduk. * Hava bazan açar bazan bulutlanudu. * Gövdeki bulutların saa sola gitmelerine hayretinen bakaruduk. * Bazen guvvetli yaamulları dökü döküverüdü Cenabı Allah. * Yamur yaancana evlere gaçaruduk. * Emme evlerin üsdüde akarıdı. * Millet daalardan gabuk, gürgen neyi toplarıdın. * Evlerin üsdüne . * Kiremüt yerine. * Emme gabukdan da akarıdın mubarek. * Taha sonraları naylun çıktı. * Evlerin üstüne yaamur yaamasın deyi naylun örtmeye başladıla. | ||
1 | Aalat | Ahlat |
2 | Aamet, Aameda | Ahmet |
3 | Aanaşmak | Anlaşmak |
4 | Aarı | Tarafı (Anuum bi afat bi öösger geldi Hamamdan aarı.) |
5 | Aarı | Ağrı |
6 | Aaşam | Akşam |
7 | Abıca | Amca |
8 | Abıca emmi | Amca çocukları |
9 | Abıla | Yenge |
10 | Acaplamak | Kınamak |
11 | Acas-Acans | Haber |
12 | Acep- Acap | Acaba |
13 | Adirese- Adires | Adres |
14 | Afat | Tufan, Yağmur |
15 | Afatlı | Sinirli |
16 | Afur | Hayvanların saman, ot, yem ve benzeri şeyleri yemeleri amacıyla tahta veya betondan yapılan oluk |
17 | Aganın - Ağasının | Ağabeysinin |
18 | Ağartı | Seher Vakti |
19 | Ağartmak | Tertemiz yapmak |
20 | Ağdırmak, Aadumak | Bir şeyin üstüne bir şey koymak. (halipreem gölüün üsdüne semeri aaduruvede oduna gideem) |
21 | Ağıl | Koyun barınağı |
22 | Ağırlık | Evlilik öncesi söz kesmek |
23 | Ağnanmak | At veya eşeğin toprağa yatıp sırtını kaşıması |
24 | Ağrına gitmek | Gücüne gitmek, dokanmak |
25 | Ağrını çekmek | Yükünü çekmek |
26 | Ahacuk | İşte |
27 | Ak | Beyaz |
28 | Akdavar | Keçi |
29 | Aktarmak | Tarlayı ikincikere sürmek, harmanda sapları altüst yapmak |
30 | Al | Hile |
31 | Al | Kırmızı |
32 | Alacanlı | Ölmeye yakın, can çekişen |
33 | Alagavuk | Bir çeşit yenen ot |
34 | Alat semet | Üstün körü |
35 | Aleysan | Aliihsan |
36 | Algun - Algın | Eski yeraltu su yolu. |
37 | Alını almak | Birinin huyunu suyunu gizlisini öğrenmek |
38 | Alınşakı, arın şakı | İki Kaş arası |
39 | Alma | Elma |
40 | An- ang | İz, belirti işaret. (bizim tallanın an'ına yanaşma) |
41 | Anafur | Rüşvet |
42 | Anater, anatar | Anahtar |
43 | Anazut | İkisi altta biri üste üç parmaklı ot veya benzeri şeyleri taşımaya yarayan alet |
44 | Annac - Annaç | Karşı |
45 | Anuum | Hayret etmek |
46 | Apartuman | Apartman |
47 | Apdaslık | Abdest alınan yer |
48 | Apdılla | Abdullah |
49 | Apdıraman | Abdurrahman |
50 | Apıldama, Apalama | Emekleme (böben apıldıyamadımı) |
51 | Apışmak | Aksilik halinde, tedbirsiz olunca şaşırmak. |
52 | Apolyo- Apöllö | Hoparlör |
53 | Apsut - Epsit | Öküz arabasında tekerin topu ve çemberi arasındaki düz, sağlam çubuklar. |
54 | Aralamak | Kavga edenleri ayırma |
55 | Aralamak | Temizlemek ( zabahdan beri yıkıyyon taa aralıyamadım) |
56 | Aralamak | Kapı veya pencerenin açık kalması (gapının aralığından bi bak oğlan geliyomu) |
57 | Ardı ardıvidim | Çok çalıştım, Durmadan vurdum |
58 | Argın | Yorgunluk hali. |
59 | Arık | Yaşlı ,yenmeyecek durumdaki hayvan eti. |
60 | Arın | Karşısı - alın |
61 | Arınşakı | Alın |
62 | Arıntaşı | Ocaklığın (şömine) arkasındaki yassı taş |
63 | Ark | Su yolu |
64 | Aroo- Anuum | Çok fazla (anuum çok oldu yarısını al) |
65 | Arpalık | Evin yanındaki verimli tarla |
66 | Aruk, Arık | Zayıf |
67 | Asbut | Kağnı tekerleği parçası |
68 | Ataş | Ateş |
69 | Avara | Boş gezen |
70 | Avkulama | Azarlama |
71 | Avla | Çit |
72 | Avla - Avlağı | Bahçe çevresini ağaçla veya taşla çevirmek |
73 | Avsu | Yılan sokması |
74 | Avsulama | Azarlama |
75 | Avu | Zehir |
76 | Avul | Evin zemin katındaki boşluk. Veya evin önü |
77 | Avurt | Yüzün iki yanında bulunan yanaklar |
78 | Avurt | Ağzın iç kısmı |
79 | Avuz | Doğum yapan mısmıl hayvanın ilk sütü |
80 | Ayak yolu | Wc |
81 | Ayakçak | Ekinlerin tırpanla biçilirken etrafa dağılmalarını önlemek için ayaklara bağlanan çapraz ot demeti |
82 | Ayan | Apaçık |
83 | Ayan | Çam veya gürgen ağacının bir iki metreden kesilmiş hali |
84 | Ayan | Ağa |
85 | Baaa bahıyon mu sen baa | Bana bak bana (genelde gadunnar söyler) |
86 | Baara bara | Bağıra bağıra |
87 | Baarsuk | Bağırsak |
88 | Badılcan | Patlıcan |
89 | Bağır | Göğüs |
90 | Bannak | Parmak |
91 | Başı bağlı | Evli |
92 | Başlı | Henüz bitmemiş, |
93 | Baynımak | Gelişmek, ilerlemek |
94 | Bazlama | Saçta pişen ekmek |
95 | Beğler - Beyler | Erkek çocuk için söylenir,küçük bey |
96 | Beketmek - Bekitme | Bir şeyi kapatma |
97 | Beleme | Bebeği kundaklamama |
98 | Belleme | Ayakkabı altına vurulan deri veya lastikten yarım pençe |
99 | Belleme | Küfür etmek |
100 | Bere | Yara |
101 | Bılantı | Bulantı |
102 | Bıldır | Geçen sene |
103 | Bıngıl bıngıl | Boşluk - yımışak |
104 | Bıt Bıt | Boş konuşan |
105 | Bızaa | Buzağı |
106 | Bızalacı | Hamile inek |
107 | Bi aş git- la aş git | Hemen git |
108 | Bi sokum - Bi dıkım | Bir parça |
109 | Bicik - Bicek | İnek yavrusu (buzağı) çağırma. Ge bicek bicek!! |
110 | Biguruk - Bigıruk | Az, Birazcık |
111 | Bihamla | Bir hamlede, bir kerede |
112 | Bili bili bili, kiş kiş kişe | Tavuklara söylenir (gel derken bili bili - kovalarkene kiş kiş kişe ) |
113 | Bimafir | Bir süre |
114 | Binit | Binecek hayvan |
115 | Birelleş | Birer birer. |
116 | Bişi | Bir şey |
117 | Bişi | Yağda kızartılan ekmek |
118 | Bişleğeç, Bişleeç | Saçta pisen ekmegi çevirmeye yarayan araç. |
119 | Bişürme, bişirme, Bişüme | Pişirme |
120 | Bitük - bitik | Bitmiş |
121 | Biz | Bir tahtaya çakılı ucu sivri çivi. Eskiden ayakkabı yamanırken delik açmaya yarardı. |
122 | Bizamat - Bizamatlar | Bir zaman - Bir zamanlar |
123 | Bizamet | Bir zahmet |
124 | Boğarsak | İneğin kızgınlık anında tosunlar tarafından kovalanmas |
125 | Boğsu | Kalın ve uzun ağaç |
126 | Bondi | Bidon |
127 | Boyunduruk | Öküz ve mandaların çift sürmek veya yük taşımak amacıyla kullanılması sırasında boyunlarına takılan ağaçtan yapılan alet |
128 | Boz | Güz sonu belirtisi. Sarımtırak insanlar içinde kullanılır. |
129 | Böbe | Bebek |
130 | Böez | Bu kez |
131 | Böğür | Vücudun yanı |
132 | Bön bön | Donuk donuk |
133 | Böör | Yan |
134 | Bööre bööre | Bağıra bağıra |
135 | Börtleen | Böğürtlen |
136 | Börtmek, Börtdümek | Islanmak, haşlamak, uzun süre suyun içerisinde kalması, mantar böddümesi |
137 | Bucak - Bıcak | Ocağın yannı. Ocak başı |
138 | Bunar (pınar) | Çeşme , pınar |
139 | Bura | Burası |
140 | Burgu | Matkap |
141 | Burmak - burma | Buruşturmak,bükmek. |
142 | Buydum | Üşüdüm |
143 | Buymak - | Üşümek |
144 | Bük - Bükmek | İkiye katlama - kıvırma veya hadım etme |
145 | Büküntü | Karın Ağrısı (Anaaa Gannıma bi büküntü geldi) |
146 | Bünelek, büğelek, böğelek | Genellikle hayvanlara musallat olan yeşil renkli, arı büyüklüğünde at sineği |
147 | Bürlemek - Büllemek | Örtmek |
148 | Büzmek | Çuval ağzını bağlayacak şekilde daraltmak,birleştirmek. |
149 | Caaş | Eşşek |
150 | Cam pili | El feneri ampülü veya pil |
151 | Cambaz | Hayvan Tüccarı |
152 | Cangıl cungul | Bol sulu |
153 | Cara, Cuvara | Sigara |
154 | Carcur | Şarjör |
155 | Cebelleşme | Uğraşma |
156 | Celep | Tüccar |
157 | Celge, cerge | gölgelik yer (lagafıyı celgiye sok ıçcak çalar) |
158 | Cember | Kağnı tekerleğini etrafındaki demir. |
159 | Cember | Yemeni |
160 | Cenderme | Jandarma |
161 | Cepri | Zorla |
162 | Cereme | Ceza |
163 | Cerge - celge | Güneş ve yağmurdan korunmak için yapılan çalı çırpı |
164 | Cıba cıba | Sıpayı çağırma |
165 | Cıbıl | Çıplak |
166 | Cıbır | Fakir veya kel |
167 | Cıbır - cıs cıbır | Çıplak, parasız |
168 | Cıdavu | Kıskanç |
169 | Cıgırık, cıguruk | Az az |
170 | Cılbır | Hayvanların boynuna bağlanan kısa ip |
171 | Cılga | Patika yol |
172 | Cılga | İnce yol |
173 | Cılguyasuz, Cılgıyatsız | Şımarık, yüzsüz |
174 | Cılk | Bozulmuş yumurta |
175 | Cımbalama | Turfan çalkaladuktan sonra tereyağının çıkması için soğuk su ile hafifçe turfanı eğip sallama sallama |
176 | Cıngımak | Söz dinlememek |
177 | Cırnak veya Cınnak | Bahar ayında çıkan yenilebilen ot. |
178 | Cızlama, cizleme | Sıvı hale getirilen un kuyruk yağlı kızgın sacın üstüne ince şekilde dökülür. |
179 | Cızlavet - cizlevüt | Lastik ayakkabı |
180 | Cimbel | Kayalık yer, çakıllı yer (cimbeldepe) |
181 | Cimbil Cimbil (kip kip) | Şaşkın şaşkın bakmak |
182 | Cimbil | Ağacın en yüksek yeri |
183 | Cimit | Susam |
184 | Cincala | Bir çeşit minik bahar mantarı (bostanlarda olur) |
185 | Cingan, cingana | Çingene |
186 | Cirpiden, cirpdek, cirppidek | Birden bire, aniden |
187 | Cizi | Ekilecek tohum için çizgi oluşturmak |
188 | Comahat -camaat | Cemaat |
189 | Coplum | Kayalık uçurum |
190 | Cuvap | Cevap |
191 | Cümcük | Cimcik hamuru (kelebek) |
192 | Cümcük - cimdik | Çimdikleme |
193 | Cümcük hamur | Bir çeşit kıymasız mantı |
194 | Çabut | Kumaş parçası |
195 | Çağ | Öküz arabasının ot veya sap konulan yeri |
196 | Çağıltı | Akansuyun akarken çıkardığı ses. |
197 | Çakıl | Taşlarla örülmüş duvar |
198 | Çakıldak | Koyun veya keçinin arkasındaki tüye yapışan necaseti |
199 | Çalma | Yoğurt mayalama |
200 | Çalma | Hırsızlık, |
201 | Çalma | Suç atma ( ulan üstüme gara çalma) iftira |
202 | Çalma | Saz, davul zunna gibi bişeyi çalmak. |
203 | Çalpalamak | Kirlenmiş bir kabın içine su konularak karıştırılması |
204 | Çaluk | Sakar |
205 | Çaluklamak | Kişinin elleriyle bir şeyleri araması |
206 | Çampalama | Karıştırma |
207 | Çampara | Parmağa takılarak çalınan bir çeşit çalgı, zil |
208 | Çantı | Duvar olarak kullanılan tomruk uçlarının kertilerek birbirine kenetlenmesi. |
209 | Çapaçul | Dağınık |
210 | Çapaçul | Yoğurtlu madımak yemeği |
211 | Çapak | Gözün yoğurdu |
212 | Çapar | Sarışın ve mavi gözlü kimse veya havuç kafalı |
213 | Çar | Bayanların sırtına aldığı geniş örtü. |
214 | Çaşuran | Bir çeşit dolması yapılan geniş yapraklı bitki (üzüm yaprağının bayağı büyüğü gibi dikenli gibi bir bitki) |
215 | Çeç | Harman savrulduktan sonra geriye kalan tahıl yığını |
216 | Çekel | Saban, pulluk gibi aletlere kullanım sırasında yapışan çamuru kazımaya yarayan metalden yapılımış araç |
217 | Çekelüz | Sincap |
218 | Çeket | Ceket |
219 | Çekişmek | Kızmak |
220 | Çelme | Çelme takmak - köstek olmak |
221 | Çemkürmek | Karşı gelmek |
222 | Çente | Çanta |
223 | Çepel | Karışık tahıl |
224 | Çepel | Ürünün sapı,küspesi |
225 | Çepin | Çapalama |
226 | Çepiş - Çepiç | Geçi yavrusu |
227 | Çevre | Mendil |
228 | Çeyil | Taşlık, kumsal yer |
229 | Çığır | Karda açılan davarın geçtiği yol |
230 | Çığır | Yenilik |
231 | Çığsımış | Nemlenmiş |
232 | Çıkı - çıkın | Azık bohçası |
233 | Çıkla | Sade, yavan (yımırtıyı çıkla yemeyin ekmeenen yeng böbeler, gannınızı eyi doyurun)) |
234 | Çıkmak - çıkarmak | Boşanma ( dörpünün gızı gocadan çıkmış) |
235 | Çıllama -çılladı - cıllama | Bağırma - çığlık atma |
236 | Çımışkı, çımışga | İnce uzun dal parçası |
237 | Çırpı | İnce ağaç dalları. |
238 | Çıtıl | Küçük dal parçaları, Yakılan çalı çırpı. |
239 | Çiç çiç çibe | Keçilere söylenir |
240 | Çikin | Çirkin |
241 | Çikin | Çirkin (çikin ali) |
242 | Çillenmek | Küf |
243 | Çilte | Birçeşit urgan (Semere yük sarmaya yarayan uzun çiftli urgan.) |
244 | Çinti | Hanımların etek üzerine giydiği bol şalvar. |
245 | Çiten | Ahırda buzağıların konulduğu bölüm. |
246 | Çiti | Temiz |
247 | Çitilemek | Ovmak |
248 | Çiy | Pişmemiş |
249 | Çiy | Eğitimsiz, ham, çabuk yorulan. |
250 | Çolak | Tek kollu veya elindeki yere devüren |
251 | Çon | Kalça, but |
252 | Çontar | Bir çeşit lakap |
253 | Çorak pazarı | Kızılcahamam da et satılan yer |
254 | Çorak | Kurumuş toprak |
255 | Çotaaltı | Bir tür ekmek |
256 | Çotakaltı | Külde pişen bir çeşit ekmek |
257 | Çotuk | Kalın ağaç kütüğü |
258 | Çotura, boduc, çötüre | Ağaçten testi |
259 | Çöğmek | Eğilmek |
260 | Çölmek | Çömlek |
261 | Çöm | Otur, eğil |
262 | Çömçe | Ağaç kepçe |
263 | Çömçü | Testi |
264 | Çömme | Oturma |
265 | Çöne | Kısa boylu |
266 | Çörten | Pınarlarda oyulmuş ağaçtan yapılmış su akan boru. veya demir boru |
267 | Çövürme | Çevirme |
268 | Çul | Teliz çuval veya eski kumaş parçaları |
269 | Çükündür | Şeker pancarı |
270 | Çüş, deh, gekırıkırı, kıçı kıçı | Eşeklere söylenir |
271 | Daban | Sürülmüş bir tarlayı düzlemek amacıyla kalın tahtadan yapılan araç |
272 | Dahra - tahra | Satır |
273 | Dakanak | Borç |
274 | Daklaşmak | Kavga etmek için yapılan söz veya şakalaşmak |
275 | Dalabetmek | Bir işi severek yapma |
276 | Dalamak | Köpek ısırması - Isdırganın teması ile oluşan acı. |
277 | Dalamak | Azar ( Adam bizi köppek gibi daladı.) |
278 | Dandiri | Şalvar |
279 | Daraba | Ahırdaki hayvanları birbirlerinden ayıran tahta engel. |
280 | Davşan | Tavşan |
281 | Dayak | At, eşek, katır gibi yük hayvanlarının yüklenmesi sırasında dengeyi sağlamak için diğer denginin altına dayanan ağaç sırık |
282 | Dedeci | Dilenci |
283 | Deh | At, eşek, katır gibi hayvanları yürütmek için söylenen söz, ayak topuklarıyla ya da kırbaçla vurmak |
284 | Dek dur | Uslu dur (dek dur varıyon yanna) |
285 | Delipreem | Deli İbrahim |
286 | Delisen olmuş, delisen gibi | Deli gibi, bi tasası varmış gibi , bir şey saklar gibi |
287 | Delle | Haa onnar mı delle delle ( evet onlar söyler söyler) |
288 | Delük | Delik (bondi delüümüş şu bi yapuşduruve) |
289 | Delüklü | Süzgeç |
290 | Delürmüş | Delirmiş |
291 | Dembesti | Deli mi ne? |
292 | Denebakla | Kurufasille |
293 | Depelik | Gümüşlü kadın başlığı. Fesin alnına konur üstüne yemeni çalınır. |
294 | Depetombaz | Ters durma |
295 | Depme , Depük - Depmük | Tekme |
296 | Desdire | Testere |
297 | Deve boynu | Dirsek |
298 | Devir - devür çövürmek | Ölen birinin borç namazlarının affı için yapılan bir işlem. |
299 | Devül | Değil |
300 | Devür | Devir (Halıyı bi devürüvö) halıyı deviriver. |
301 | Deyhora | İşaret etmek, göstermek |
302 | Dıkım | Lokma |
303 | Dımla | Damla, az, biraz, eccük, (bi dımla su vesene) |
304 | Dıngırdatmak | Söz dinlememek |
305 | Dınnak | Tırnak |
306 | Di gaylı, de gaylı | Hadi |
307 | Dibek | İçinde bulgur dövülen taş havan |
308 | Dibildeme | Meşgale, uğraşmak, yaşadığını ifade etmek gibi (needelim garıgoca dibildeyip duruyoruz.) |
309 | Diğdürmek | Bebekleri ayaktan işemesi |
310 | Dimbildeme | Kımıldamak, |
311 | Dinelek | Salak |
312 | Dingil | Ağacın en yüksek yeri |
313 | Dingildeme | Bir canlı ya da, bir nesnenin düşecekmiş gibi değişik yönlere sallanması |
314 | Direcen | Yıkılmaya yüz tutan çatı, duvar vb. şeylere ağaçla yapılan Destek, payanda |
315 | Diya diya, ihi | İşaret etmek (gurda gurda ta deyhorda, ihi la diya diya) |
316 | Diyneme | Dinleme |
317 | Diyren | Demirden yapılan ikiden fazla parmağı olan ot taşımaya yarayan alet |
318 | Dize, diyaza | Teyze |
319 | Dokumak | Meyve toplama - halı kilim kumaş dokuma - birde kadınların hafif küfürleri (ağzına dokuduuumun bebesi ) |
320 | Dolak | Kaşkol, atkı |
321 | Dolapsak | Gancıişşek arayan erkeeşşeen hareketleri |
322 | Domatisme | Romatizma |
323 | Dombara | Davul gibi |
324 | Dombili | Şişman |
325 | Don | Saman taşımak için kağnının etrafına gerilen tiftik dokuma |
326 | Don yağı | Hayvan iç yağını eriterek yapılan yağ. |
327 | Donuzluk yapmak | Yaramazlık yapmak |
328 | Dooru | Doğru - Şu yoldan ( deyho arşı talla dooru git dooru) |
329 | Doruklu | Doldurup taşırma ( iki doruklu bi silme) |
330 | Dökülekalma emi | Kızınca söylenir |
331 | Döküm dökmek | İnsanlardan gelirleri oranında para toplanması. |
332 | Döl | Koyun veya keçi yavruları |
333 | Dölenmek | Yeri rahat - rahat etmek |
334 | Dömbürdek | Deli gibi, mal deyne gibi bişe şey |
335 | Dörpü | Bir işe engellemek veya birinin önüne geçip takılmak gibi. |
336 | Dörpü | Eğe |
337 | Dövecek | Havanda ezilecek malzemeleri ezmeye yarayan ucu topuzlu araç. |
338 | Döveç | Ağaçtan havan |
339 | Duma | Nezle |
340 | Dumaa tutma | Nezle |
341 | Durana, duranim | Durhamın |
342 | Düğürcük | İnce bulgur. |
343 | Düneen | Dün |
344 | Dürmek | Bez türü şeyleri katlamak,düzeltlemek |
345 | Dürü | Çeyiz |
346 | Düşümüşüvörsün | Düşersin |
347 | Düzen | Alet edevat, ev eşyaları |
348 | Ebe | Babaanne-Anneanne |
349 | Eccük | Azıcık |
350 | Edik, edük | Bebe ayakkabısı |
351 | Edük | Ayakkabı |
352 | Efildeme | Hafif rüzgar |
353 | Eğirme | Fengere ile yünü çevirerek ip haline getirmek. |
354 | Eğlenmek - zeklenme | Dalga geçme |
355 | Ekenek | Ekilen tarla |
356 | Ekmaamuru | Kuruekmekten yapılan yoğurtlu yemek |
357 | Ekmekaşı | Gevremiş ekmek üzerine sulu baharatlı terbiye dökülmesi |
358 | El, İl | Yabancı |
359 | Elcek | Tırpan kolunda tutmaya yarayan küçük tahta. |
360 | Ellik | Eldiven |
361 | Ellik | Eldiven |
362 | Eme yaramak | Faydalı olmak |
363 | Emeği korutmak | Yapılan işin zarar etmemesi. |
364 | Emenme | Üşenme |
365 | Emük | Sinsi gibi bir şey |
366 | Emüşük | Süt kardeşler |
367 | Endüügün, İndügün, Öndüügü | Dünden daha önceki gün |
368 | Enerem olsun bak | Son kez söylüyorum |
369 | Entari - Enteri | Kadınların giydiği uzun etekli giysi. |
370 | Enük | Köpek yavrusu |
371 | Er | Erken |
372 | Erecep, İrecep | Recep |
373 | Eresül | Resul |
374 | Erinmek | Üşenmek, |
375 | Erkeç | İri erkek keçi |
376 | Erük | Erik |
377 | Esame -esamesüz | Varlığım ile yokluğu önemsememe |
378 | Eseletin | Gerçekten |
379 | Esger | Asker |
380 | Essah | Gerçek |
381 | Esvap, urba | Elbise |
382 | Eşinme- eşin | Baarma çaarma ( ne eşinip duruyonla) |
383 | Etvayi | İtfaiye |
384 | Evecen | Aceleci |
385 | Evermek | Evlendirme |
386 | Evlek | Küçük ölçekli tarla |
387 | Evsüetek | Kadın, kız |
388 | Evsük | Eksik |
389 | Evsüklü | Kadın - kız |
390 | Eyecen | Arpa, buğday ve buna benzer bitkilerin kılçığı. İlerler ama geri dönmez. |
391 | Eyevü | Kaburga kemiği |
392 | Eyip | Eyüp |
393 | Eyisi | İyisi |
394 | Eylen | Bekle |
395 | Eysıran | Hamur kazımaya yarayan ağzı geniş ve inceltilmiş demir parçası |
396 | Eysi | Yanan odun |
397 | Eyşi | Ekşi |
398 | Eyşi Hamur | Hamur mayalamak amacıyla saklanan mayalı hamur |
399 | Eyşili | Ekşili ( bi çeşit yemek ) |
400 | Eytiyaç | İhtiyaç - Hacet |
401 | Eytiyaç | Ormanda ağaç kesilmesi için verilen belge |
402 | Ezelde | Biliyordum |
403 | Ezzare | Ejderha |
404 | Fadime | Fatma |
405 | Fehimetmek | Anlama |
406 | Fengere | Yün eğirmeye yarayan alet |
407 | Fer | Derman ( la golumun ganadımın feri kesilivediya la) |
408 | Ferik | Civcivlikten çıkmış yumurtlama çağına gelmiş tavuk |
409 | Fıldırdak | Hareketsiz duramamak, sürekli hareket etmek, veya iki yüzlü |
410 | Fışkı | Hayvan gübresi |
411 | Fışkı | Avulun yanacak süprüntüsü |
412 | Fızlı fızlı, hıpızlı | Hızlı hızlı |
413 | Filike | Çeşme |
414 | Fingirdeme | İçin içi sürekli gülme. |
415 | Fistan | Kadınların giydiği boydan boya uzanan bütün giysi. |
416 | Fistan | Elbise |
417 | Fişek | Yayık içderisindeki yoğurt ve yağı ayırmak için kullanilan başı topuz bir araç |
418 | Fişekleme | Kışkırtma |
419 | Fitirdemek- fitirdek | Oturduğu yerde duramamak, hareketlilik |
420 | Fiyan | Beddua (Fiyan'na ye emi) |
421 | Folluk | Tavuğun yımırtlıyacağı yer. |
422 | Fren dud may veri yu du. | Firen tutmuyordu. |
423 | Gaaş gaaş gidesice | Bir çeşit Beddua |
424 | Gaaşalak -Ganşalak - Gıışalak | Yenen bir mantar |
425 | Gaaşdak | Kesilen kavak ağacı gibi devrilmek. (Gaaş Gaaş gidesice) |
426 | Gaç | Kaç |
427 | Gada- Gadanak | kadar (cıkgadana bi ekmek ve oolumla gannım gıyıldı.) |
428 | Gadak | Çivi |
429 | Gadanak | Az az |
430 | Gahil | Tasa, husa |
431 | Gahillenmek | Üzülmek |
432 | Gak - kak | Meyve kurusu |
433 | Gakırdak | Kavrulan iç yağ. |
434 | Galan | Artık |
435 | Galdurmak- galdumak | Kaldırmak |
436 | Galet | Kusur |
437 | Galet | Kötü söz |
438 | Gallavi | Kuvvetli |
439 | Gamit | Zayıf, cılız |
440 | Ganeere | Yalaka |
441 | Gap ge | Getir |
442 | Gapcuk, gapçık | Tohumların dış kabuğu |
443 | Gapış- Gapışma- Gapış gapış | Hızlı - yarış etme - birşeyi yerken hızlı hareket ederek çabucak bitirme eylemi. |
444 | Gaplumbaa - tosbaa | Kaplumbağa |
445 | Gara çalma | İftira atmak |
446 | Gara Nasdik, Garalasdik | Lastik ayakkabı |
447 | Garagavuk | Baharda toplanıp yenen bir ot. |
448 | Garaltı | Çatı altı |
449 | Garaltın kalksın | İlenç beddua |
450 | Garık - karık | Bostanda sebze ekilen bölümler. |
451 | Garınyaa | İşgembenin üsdündeki yağ |
452 | Garışagalmış | Derin Uykuda veya hasta |
453 | Garışmış | Karışmış |
454 | Garimce | Karınca |
455 | Gartlak | Tulum |
456 | Gaş | Semerin önüdeki çatal ağaç |
457 | Gaşlık, kaşlık | Balkon |
458 | Gat | Adet (bizim gıza iki gat yorgannan beş gat yatak vedim. Gibi) |
459 | Gater | tek tek, veya sıra sıra |
460 | Gatık | Tulum peyniri |
461 | Gatlı | Kat Kat |
462 | Gavi | Sağlam ( ipi gavi dutla ) Üstüne gavigiy üşüdüsün |
463 | Gavil | Anlaşmak |
464 | Gavil, gavletme | Yaranın su toplaması |
465 | Gavlamak | Deri suyulması veya ağaç gabuğu soyulması |
466 | Gavuç | Yatağa işeyen |
467 | Gavuk | Devamlı hasta gibi, iki büklüm gibi gezen, sümsük |
468 | Gavurga | Buğdayın kavrulmuşu |
469 | Gavut | Ahlatın öğütülmesi Un hali |
470 | Gavut | Leblebi unu |
471 | Gavut | kurutulmuş ahlat unu |
472 | Gayfe | Kahve |
473 | Gayıt | Yemek |
474 | Gayıt yapma | Yemek hazırlama |
475 | Gaykıla gaykıla | Yayıla yayıla |
476 | Gaykılmak | Yangelip yatmak |
477 | Gaykılmak | Arkaya yaslanıp, rahat bir şekilde oturmak |
478 | Gaylın - gaylı | Artık, bundan sonra |
479 | Gayma | Para |
480 | Gayrak taşı | Biley taşı |
481 | Gayz | Gız |
482 | Gazel | Kuru yaprak |
483 | Ge ge | Gel |
484 | Gebiiiiiili bilibili | Tavuklar yemlenirken söylenir |
485 | Geçgeyin | Çok geç, gece yarısı |
486 | Gege | Samanlıkta ot yolmaya yarayan çengel biçiminde saplı araç |
487 | Gelip durudu. | Geliyordu |
488 | Geliyon, | Geliyorum |
489 | Gelümülüvörsen, gelüsen | Gelirsen |
490 | Gem | Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç |
491 | Geme | Ön dişlerinde şekil bozukluğu olanlar için kullanılan bir deyim |
492 | Gemük | Kemik |
493 | gemük | Kemik |
494 | Geş geş | İnekleri çağırmak. (ge gızım geş geş bahaaaaar) |
495 | Getü - Getürme | Getir - Getirme |
496 | Gevmek | Çiğnemek |
497 | Gevük | Ağızda çiğnenen lokma |
498 | Geyaali | Geyik Ali |
499 | Geycek, üsbaş | Üzerimize giyilen çamaşırların genel adı |
500 | Geydana | Duvarın çeşitli aralıklarla dikine kullanılan ağaçlarla sıralanıp içine tuğla büyüklüğünde taş konulması |
501 | Gezelemek | Sarsılmak |
502 | Gezik | Sığır gütme sırası |
503 | Gı | Kız |
504 | Gıcık | Kuzu yapmayan koyun. |
505 | Gıcık | Sinir Bozan |
506 | Gıdı | Kozalak |
507 | Gıdı | Çene altı |
508 | Gıdı gıdı | Gıdıklama |
509 | Gıdım Gıdım | Az az |
510 | Gıez | Kız |
511 | Gındap | Sağlam keten iplik. |
512 | Gıptı - kıptı | cimri |
513 | Gıremise | Beşibiryerde de denilen gelin ve genç kızlara alınan ziynet eşyası, altın |
514 | Gırışa kalma | Yorgunluk, uyku hali |
515 | Gırklık | Koyunların yününü kesmeye yarayan makas biçimli alet. |
516 | Gısım, Gısımlamak, Kısımlamak | Avuçlamak |
517 | Gışmuntu | Kuşburnu |
518 | Gıvanmak | Sevinmek |
519 | Gıvırdım, kıvırdım | Çeyizdeki malzemeler |
520 | Gıvrak gıvrak | Hızlı hızlı |
521 | Gıygana | Omlet |
522 | Gıymuk | İğne gibi ince odun parçaları. |
523 | Gıyuk | Aralık, ( gapı gıyuk galdı örtün ) veya delük |
524 | Gızansak | Gunnacı ganere |
525 | Gızgarı | Erkeklerin eşlerine hitap ederken söylerler |
526 | Gızgarı | Veya kocaya gitme canı çeken gızların Annelerine hitapları (gızgarııııııı nediyoooooon) gibi |
527 | Gızılca | Kızılcahamam |
528 | Gideeemin | Gidelim |
529 | Gidimidiveme bakaam | Habersiz gitme bakalım, |
530 | Gidişmek | Kaşınmak |
531 | Gidiyon, varıyom | Gidiyorum |
532 | Goca | Yaşlı saygıdeğer kişi |
533 | Goca | Yaşlı |
534 | Goca | Evin irkaa |
535 | Gocacuk | Semerdeki egri demir |
536 | Golan - kolan | Semeri eşeğin beline tutturmak için bağlanan ip veya kuşak |
537 | Gonak | Kafadaki yapışmış kepek, tongra |
538 | Gonşu | Komşu |
539 | Gopça | Düğme |
540 | Gortlangoca | Salyangoz |
541 | Gosgoslanmak | Böbürlenmek, kendinde olmayan şeyleri varmış gibi göstererek övünmek |
542 | Gostak Gostak | Zengin yürüyüşü, böbürlenme |
543 | Gov, kov | Dedikodu |
544 | Govatlı, govvatlı- govetli | Kuvvetli |
545 | Govuk | Ağaçların çürük oyuk yerleri. Hastalıklı |
546 | Goyultmaç | Koyun sütünden yapılan bir yemek |
547 | Goyveme | Bırakma ( La şu bebiyi dut goyveme) |
548 | Göce | Yıkanmış,dibekte dövülmüş,kabuğu alınan buğday. |
549 | Göcen | Davşan yavrusu |
550 | Göden | Gömleğin ucu |
551 | Gök | Yeşil |
552 | Gök | Ham olgunlaşmamış meyve |
553 | Gök yeşil | Yeşilgan (yeşil kertenkele) |
554 | Göken - köken | Gökhan |
555 | Gölük | Eşşek |
556 | Gömbe | Sıcak külde yapılan ekmek |
557 | Göve gelmek | Hayvanların boğaya gelmesi, üreme isteği |
558 | Gövermiş | Morarma, rengi dönmüş |
559 | Gövermiş | Filizlenme ( Arpalar gövermiş) |
560 | Gövlez | Yavru Köpek |
561 | Göynek | Gömlek |
562 | Gözel şey | Hata yapan kişiye kinayeli söylenir |
563 | Gözer | Tahılların elenmesi amacıyla kullanılan iri gözlü araç |
564 | Gudurmak, guduruk | Yaramazlık yapmak |
565 | Gulaatözü | Kulak arkası |
566 | Gullep | Kapı yada pencerelerin açılıp kapanmasına yarayan alet |
567 | Gumar | Kumar |
568 | Gumuris, Gominis | Kominist |
569 | Gundak | Kedi yavrusu |
570 | Gunnacı | Yavrulayacak kedi veya gölük |
571 | Gupey | Av köpeği |
572 | Gurna, Gunna | Pınarın çeşmesi |
573 | Guruluk | Kuru hayvan gübresinin ve küçük yongaların toplanıldığı yer. Kışın hayvanların yatacağı yere serpilirdi. |
574 | Guruşun | Kurşun |
575 | Guş nasdiği | Sapan |
576 | Guymak | Koymak. |
577 | Guytu - kuytu | Gizli yer |
578 | Guyulmak | Bir yerin ağrıması (dişim bi guyuldu duramadım) |
579 | Guz | Fazla güneş almayan, özellikle kuzeyde kalan kısımlar |
580 | Güççük | Küçük |
581 | Güdükleme | Kısa deynek |
582 | Güldürtü | Gürültü |
583 | Gülü | Hindi |
584 | Gümbül | Patates |
585 | Gümbüllü gıyma | Patates ve bulgurdan yapılan yemek. |
586 | Güpdek - gürpüdek | Hızlı, bir anda |
587 | Güveyi | Damat |
588 | Güz Koymak | Hasadı kaldırıp işlerini bitirmek |
589 | Haaha | Öyle |
590 | Haber sal | Haber gönder |
591 | Hacat | İhtiyaç |
592 | Hakgatten | Hakikaten |
593 | Hakla | Tahıl ölçmeye yarayan, bir ölçeği yedi veya dokuz kilogram Gelen, tahta veya metalden yapılan araç |
594 | Halipreem | Halil İbrahim |
595 | Halkolmak | Türemek |
596 | Hamaylı | Muska |
597 | Hambar | Anbar |
598 | Hamlama | Çalışmaya alışık olmayanın yorulması. |
599 | Hapaz | Avuç |
600 | Harabatı | Sorumsuzca harcama yapmak, savurganlık |
601 | Hatıl | Döşeme altlarına konulan kalın tahta |
602 | Havuz | Hafız |
603 | Havuzakkı | Hafız Hakkı |
604 | Hayat | Evin arası |
605 | Hayrat | Karşılığı Yaradandan beklenilen çeşme, cami, okul vb şeyler. |
606 | Heç olmasın | Boşa gitmesin |
607 | Heçetmek | Boşa gidermek |
608 | Heela | Evet |
609 | Heğbe | Heybe |
610 | Hela, Kenef, | WC ( Yüznumara, tufalet, apdaslık ) |
611 | Heleşe | Eğlence, Şamata |
612 | Helke | Bakir ve alüminyumdan yapilmis su tasima kabi. |
613 | Hereni | Büyük tencere |
614 | Herif | Adam |
615 | Herk | Nadas, tarla sürme |
616 | Hest, Keys, | Koyunlara söylenir ( gıdı gıdı gıdı- o ya ya) |
617 | Heykirmek | Ürpermek, irkilmek, aniden kasılmak |
618 | Hıl hışıl | Çerçöp |
619 | Hınkırmak | Sümkürmek |
620 | Hırkdak | Aniden |
621 | Hırkkıdan | Tıpatıp, ölçüsüne uygun |
622 | Hırtlaştırma | Sıkı düğüm, sıkıştırma(gıyuk galmasın gapıyı hırtlaştu) |
623 | Hışıl | Yere dökülen ağaç yaprakları, gazel |
624 | Hoda | Bir çeşit ağaçla oynanan oyun |
625 | Hodul | Kaba saba |
626 | Hokra | Bükelek sineğinin hayvanın derisinin içindeki larvası |
627 | Hokurdamak | Balgamlı öksürük |
628 | Homşulamak | Hafifce sıkmak |
629 | Hongurdaklı | Hastalıklı, sümüklü |
630 | Hor Hor | Bol bol |
631 | Hora Geçmek | Memnuniyetini belirtmek |
632 | Hora geçti | İyi oldu |
633 | Horanta | Aile halkı |
634 | Horkut | Korkunç |
635 | Hormut | Bir çeşit yenen kök |
636 | Hot | Kalça |
637 | Hoyrat | İşine devamsız |
638 | Hozurdanma | Ağzının içinden konuşmak |
639 | Hozurtu | Kulağın içinden uğultu biçiminde sesler gelmesi |
640 | Hödük | Aptal |
641 | Hörsembe | Yakışmayan kıyafet |
642 | Höşür Höşür | Sıcak, Kaynar |
643 | Humayın | Beyaz 2.sınıf pamuk bez |
644 | Humaylı | Bir çekit kumaş |
645 | Husa | Tasa, gahil |
646 | Husa | Birşey için üzülmek |
647 | Husa | Evhamlanma |
648 | Iğıl ığıl | Yumuşak |
649 | Ildır ışık | Aydınlık |
650 | Imbıl ımbıl | Ağır ağır |
651 | Iraamet | Yağmur, rahmet |
652 | Irabıtalı | Düzgün, dört dörtlük |
653 | Iramak | Uzaklaşmak |
654 | Iras | Rast gelme ( ısbaalara giderken kamala ırasladım) |
655 | Iravak | Hamur tatlılarının koyu şerbeti. |
656 | Irgalama | Sağa, sola sallanmak |
657 | Irıp | Düzen |
658 | Irza | Rıza |
659 | Isbaalar | Sipahiler |
660 | Islı | Islak bekleyen ürün yada su içindeki ürün |
661 | Ismarıç | Ismarlama |
662 | İbik | Uç |
663 | İbük Yagup | İbik Yakup |
664 | İcçak, iccak, ıccah | Sıcak |
665 | İdare | Lamba (Eski) |
666 | İğe | Kaburga kemiği |
667 | İğecen | Kuru ot başağı. |
668 | İhi | İşte |
669 | İiine | İğne |
670 | İlbade | Bir çeşit bayan elbisesinin üst kısmı |
671 | İlehen | Leğen |
672 | İlenç | Beddua (yıldırımlara şeş gelesice) |
673 | İlik | Düğme |
674 | İlimun | Limon |
675 | İlimun | Leman |
676 | İliya, İleya | Öyle ya, değil mi? |
677 | İlkin | Önce |
678 | İnce dalaz | İnce yapılı |
679 | İntaap | İltihap |
680 | İpreem | İbrahim |
681 | İpti - İpdin | Önce |
682 | İreçel - ireçil | Reçel |
683 | İredo | Radyo |
684 | İreeme | Rahime |
685 | İreşide | Raşide |
686 | İrkilmek | Ürkmek |
687 | İsmineendigil | İsmail Efendigil |
688 | İşlik | Gömlek |
689 | İşşiik | Eşşek (İpreem gölüü bi sula ge) |
690 | İtişmek | Sürekli uğraşma |
691 | İttireseği | Göz kenarında çıkan sivilce |
692 | İvgün - evgün | Aceleci |
693 | İysiran, eysiran | Hamur kazıyıcı |
694 | İzinneme, İzinname | Resmi nikah |
695 | Kabalak | Ormanda dere kenarında yetişen yenebilen bitki. Dolması yapılır. |
696 | Kadak-gadak | Çivi |
697 | Kakırdak | İç veya kuyruk yağının sızdırıldıktan sonra geriye kalan posası |
698 | Kakuç | Zobanın altını bi kakuçlayın |
699 | Kamal | Kemal |
700 | Kanırmak - Kanırtmak | Zorlama, Eğmek |
701 | Kanlıca | Kavuniçi renkli yenen bir mantar cinsi |
702 | Kanmak | Susuzluk anında içilen suya doymak |
703 | Kaşıklaa veya Gaşuklaa | Tahtadan yapilmis duvarlara asilan kasik koyma isine yarayan araçtir |
704 | Katımuk | Katılaşma |
705 | Kavil - gavil | Söz |
706 | Kazımuk | Sütün kaynadıktan sonra tencerenin dibindeki nefis tortu. |
707 | Kedilik | Evin, ahır (dam) ile davar damı yanındaki boşluk |
708 | Kelem | Lahana |
709 | Kelle | Ekin başağı |
710 | Kelpetün | Kerpeten |
711 | Kemre, kerme | Hayvan gübresi |
712 | Kendürük | Hamur tahtasının altına konana deri |
713 | Kendürük | Tüyü alınmış deri (Eskiden üzerinde bulgur yaparlardı) |
714 | Keperük | Kepeklenmiş |
715 | Kerç etmek | Darılmak |
716 | Kerri, doha, gah | Öküzlere söylenir |
717 | Keseden gitme | Kısayol |
718 | Kesek | Topak |
719 | Kesenden gitme | Kısayol |
720 | Kesene | Götürü usulü |
721 | Kesmük | Düven sürülüp ekin alındıktan ve çalkalandıktan sonra kalanlar |
722 | Keş | Topak haline gelmiş kurutulmuş peynir. |
723 | Kevgür | Süzgeç |
724 | Keyli | Böyle |
725 | Kıran | Ölümcül hayvan hastalığı |
726 | Kırı gibi | Eşşek gibi |
727 | Kırıdak | Urbayı geyip hava atma |
728 | Kırkma, gırkma | Traş etmek |
729 | Kimipti | Kim önce |
730 | Kirellik | Banyo |
731 | Kiremüt | Kiremit |
732 | Kiren | Kızılcık |
733 | Kirez | Kiraz |
734 | Konak - gonak | Yemek verme sırası |
735 | Kotarmak | Yemeği tencereden boşalmak |
736 | Köfür köfür | Sıcak havada esen serin rüzgar |
737 | Köm | Gömme işi. (neceetdünü kömdünüzmü) |
738 | Kömüş - Camız | Manda |
739 | Kömüşboku | Siyah parlak cam tipli bir taş. |
740 | Kösdek | Bir hayvanın otlaması için bir yere bağlanması |
741 | Kösmek | Vurmak |
742 | Kösüle kal | Büzülüp kal |
743 | Kösüre | Kesici aletleri bilemek için kullanılan yuvarlak bileyi taşı. |
744 | Kösüre | Kösele |
745 | Köy göçüren | Ekinin içinde yetişen zararlı ot. |
746 | Köz | Kızarmış kömür |
747 | Kuş nasdiği | Sapan |
748 | Kuşene | Küçük tencere |
749 | Kuzuluk | Ocaklığın altı. |
750 | Külah | Başlık, bere |
751 | Külçe | Küçük bazlama |
752 | Küllük | Hayvan Gübresinin atıldığı yer. |
753 | Külük | Balyoz |
754 | Künge | Ufalmış ve kurumuş hayvan dışkısı ve odun parçacıkları (ocakta yakılır) |
755 | Kürtün | Karın rüzgarın etkisiyle biryeri doldurması |
756 | Kürük | Kulağı kesilmiş. |
757 | Küskü | Kalın sopa (kapı arkalarına dayamak için konulurdu) |
758 | Küştüre | Tahtanın yüzünü düzelten alet |
759 | Küt | Ayakları tutmayan |
760 | Küt | Felçli |
761 | Küydelemek | Fırlatmak (yokardan aşşa küydeler atarın şindi) |
762 | La oolum düşümüşüvon | Çocuğa öğüt |
763 | Lımbırtdak | Yavaşdan - usulca |
764 | Macar | Erkek manda |
765 | Madara etme | İstenmeyen durum |
766 | Madırga | Usta çekici |
767 | Mal deynee | Salak |
768 | Malak | Manda yavrusu |
769 | Malamak | İneğin böğürtüsü |
770 | Mancar | Yenilen bir bitki, kavurması iyi olur |
771 | Mane vemek | Küçüseme gibi - beğenmemek |
772 | Mavu | Mavi |
773 | Mayasur | Basur |
774 | Mayha, mahi | Panayır |
775 | Mayhoş | Ekşi |
776 | Mayıs | Hayvan gübresi - fışkısı |
777 | Mayışmak | Gevşemek |
778 | Mazarat | Yaramazlık yapmak |
779 | Meemet | Mehmet |
780 | Meersimemek | Önemsememek |
781 | Meh | Al |
782 | Memişga | Pişmiş hamura tereyağ şeker dökülüp yinü |
783 | Menevre | Yolunu bulmak, işini bilmek |
784 | Merdiman | Merdiven |
785 | Merkep | Eşşek |
786 | Meşakgat | Zorluk , sıkıntı |
787 | Met | Çelik çomak oyunu |
788 | Meymenet | Yüz şekli |
789 | Meymenetsüz | Lüzumsuz,işe yaramaz |
790 | Mezellik | Mezarlık |
791 | Mığhtar | Muhtar |
792 | Mındar | Besmele çekilmeden kesilen hayvan |
793 | Mısdava | Mustafa |
794 | Mısga | Muska |
795 | Mısmıl | Mundar olmayan |
796 | Mızıklama - vızıklama | Vaz geçme |
797 | Mintan, göynek, ilbade | Gömlek |
798 | Miti | Ufak defek |
799 | Motur | Traktör |
800 | Mucur | Bir ölçeğin dörtte biri |
801 | Muğallak - Muallak | Ortada kalmak |
802 | Muhanet | Muhtaç olunan kişi (Yaradan merde de namerdede muhanet etmesin) |
803 | Mukayet olma | Koruma |
804 | Mutaç | Muhtaç |
805 | Muzur | Yaramaz |
806 | Münkür gelmek | İnkar etmek |
807 | Müsürüf | Savurgan |
808 | Müzevir | İnatçı, arabozan |
809 | Naadan | Hatır yıkan |
810 | Nacak | Küçük balta |
811 | Nafıt- Nofut | Nohut |
812 | Nakıs | Aksi |
813 | Namlı | Tırpanla biçilen ve sıralı bir şekilde yerde yatan ekin desteleri |
814 | Nane | Hata gibi bir şey veya hafif kusur veya şakaletin. |
815 | Navu bi tasamusamuva | Bişimi va |
816 | Navu, neu | Bişimi va |
817 | Neciyet | Naciye |
818 | Neççen, Netçeng | Ne yapacaksın. |
819 | Needecen | Ne yapacaksın. |
820 | Neediyon | Ne yapıyorsun |
821 | Nembeen | Ben bilmiyorum |
822 | Neminazım | Doğrusu - işine gelmez (apdılla mıstava eyüdü şindi neminazım) - adama söyledik yapmadı neminazım. |
823 | Nesibetsüz | Terbiyesiz |
824 | Neşolsa | Nasılolsa |
825 | Neşşşt, Heşt | İneklere söylenir (heşt, neyş, geşgeş) |
826 | Nişabak | İşaret |
827 | Nobal | Vebal |
828 | Nodul | Üngenderenin ucunda bulunan ucu sivri çivi |
829 | Nüzül | Felç |
830 | O takkada | O dakikada |
831 | Ocak | Üfleyerek iyileştirdiğine inanılan kişilere verilen ad. |
832 | Ocak | Bostanda sebze ekilen bölümler. |
833 | Ocaklık- ocak | Şömine |
834 | Oğlanlık olma | Havale geçirme |
835 | Ok atma | Pay etme |
836 | Ok | Kağnı ile boyunuduruk arasındaki çatal ağaç |
837 | Oklaaç | Oklava |
838 | Okutma | Hocaya gitme |
839 | Oluk | Çeşmeden akan suyun toplandığı yer. |
840 | Onaçça | Düzgünce |
841 | Onarmak | Dövmek |
842 | Onarmak | Temizlemek (Gadun kelliyi onardınmı) |
843 | Onarmak | Tamir etmek |
844 | Ondan keyli | Ondan sonra |
845 | Ondurmak | İyi yönde yardım |
846 | Onmaduk | Sonradan görme |
847 | Onmak | İyi duruma gelmek |
848 | Ooşalamak | Ovalamak |
849 | Ordan aarı | O taraftan |
850 | Ortancıl | Büyüğün küçüğü |
851 | Osmannı | Ağır, oturaklı, hatırlı, kadınlar için söylenir. |
852 | Ossamanı | İlkbahar |
853 | Oşkiş | Köpeği kışkırtma, saldırtma sözü |
854 | Otumacı | Misafir |
855 | Oturu düşme | Kendi isteği ile kocaya kaçma |
856 | Ovakıtları | O zaman |
857 | Oyulgama | Yamayarak dikmek |
858 | Oyulgama | Kabaca dikme |
859 | Ozamat | O zaman |
860 | Öbek | Saman veya ekin yığını |
861 | Öcüt, öncüt | Borç |
862 | Ödlek | Korkak |
863 | Öfelek, efelek | Geniş yapraklı bir bitki, heryerde olur |
864 | Öğülceme | Kusacak gibi olmak |
865 | Öğürmek | Hastalıktan dolayı ksuma durumu |
866 | Öğüt - öğütme | Midesi alarak yeme. |
867 | Öleme | Saklambaç |
868 | Öllüğün körü | Tersleme sözü |
869 | Öndüügün | Önceki gün |
870 | Öösger | Rüzgar |
871 | Örüklü | Doldurup taşırma |
872 | Össehet - Össahat - össeet | Hemen |
873 | Öteki ev | Yan oda, kışlık oda |
874 | Ötürmek | İshal (genelikle hayvanlar için kullanılır ) |
875 | Övüt | Un öğütme |
876 | Övüt | Öğüt vermek (nasihat etmek) |
877 | Özemek | Katı yoğurdu su katıp kaşıkla karıştırmak |
878 | Pala | Kalın bez örtü |
879 | Pala | Gösterişli |
880 | Palta | Balta |
881 | Pat | Ani |
882 | Patoz | Harman makinası |
883 | Pavkırmak | Köpek havlaması - veya çok sinirli bağırma (pavkurma lan) |
884 | Pavluka | Fabrika |
885 | Payanda | Desteklemek amacıyla yanlardan dayanmış direk. |
886 | Pazı | Bir bazlamalık hamur |
887 | Pelese | Çöplük gibi yerler veya korkulabilecek yerler |
888 | Pelit | Meşe palamudu |
889 | Pesende | Başkasının emrine girmek, korunması altında olmak |
890 | Peşit | Peşin |
891 | Peşkir | Havlu |
892 | Pey | Peşinat |
893 | Pırtı | Kumaş |
894 | Pıs - pısmak | Oturmak veya saklanmak |
895 | Pirşenbe | Perşembe |
896 | Pörtletmek | Göznü iyice açmak (gözünü pörtletme lan) |
897 | Pöyrek | Böbrek |
898 | Pöyrek | Beton Su borusu |
899 | Purç | Ağaç üzerindeki asalak ot (ökse otu) |
900 | Pus | Sis |
901 | Pür | Gürgen dalı |
902 | Pürçek | Dağınık Saç |
903 | Püsküüt | Bisküvi |
904 | Ramuk, Yamuk | Traktör Römorku |
905 | Ruf | Ruh |
906 | Saar | Sağır |
907 | Saçı, saçu | Düğünde takılan takı veya başka malzemeler |
908 | Sağmal | Sağılan hayvanlar için kullanılır |
909 | Sal | Gönder |
910 | Sal, sal tahtası | Tabut ( Böbeler salımdan dutmasın ) |
911 | Salım | Salgın hastalık |
912 | Salım | Giderleri eşit paylaşım |
913 | Salım | Ortak fayda sağlayacak bir iş içim para toplama |
914 | Salma | Para toplama |
915 | Samallık | Samanlık |
916 | Samut | Sağır, dilsiz |
917 | Sapaladı | Şaşırdı |
918 | Saplı | Kepçe |
919 | Sargın- sargun | Dostluk |
920 | Savsalamak | Telaşlanmak |
921 | Saya | Avlunun çatısı |
922 | Saya | Evlerin girişinde bulunan ve ana bölümlere geçişi sağlayan bölüm |
923 | Sayıntı | Saygı |
924 | Sehet | Saat |
925 | Seklem | Yünden yapılmış çuval |
926 | Seme | Sersem, şaşkın |
927 | Seme | Uyku yeni kalkmış hal. |
928 | Sergen | Raf- isim |
929 | Sergende gezen | Fare |
930 | Sergü | Yıkanmış tahılları kurutmak için kilim, hasır gibi örtülerin üzerine serilmesi işlemi |
931 | Seydamet | Seyyit Ahmet |
932 | Seyin | Hüseyin |
933 | Seyirtmek | Koşmak |
934 | Seyricek Düşmek | Bozulmaya yüz tutan etin kurtlanmadan önce üzerindeki sinek yumurtaları |
935 | Seytanım | Seyyit hanım |
936 | Sıracalı | Yaramaz |
937 | Sıyır | Sığır |
938 | Sıyır sıyır | Yılanın otların arasındaki sesi gibi. |
939 | Sıyırmak - sıyır | Tabak veya tencerinin dibini ekmeklemek veya bannaklamak. |
940 | Sıyruk | Deli gibi bir şey. |
941 | Silme | Doldurma |
942 | Sin sin | Hıdırellez veya düğünlerde ateşten atlama |
943 | Sini | Tepsi |
944 | Sinmek | Yağmurdan garalatıya kaçmak |
945 | Sinmek | Elbiselerin koku emmesi (anuu üsdüne duman sinmiş) |
946 | Sinmek | Saklanmak |
947 | Sirke | Bit veya kene yavrusu |
948 | Sirke | Bildiğimiz zalata veyahutda turşuya gonulu |
949 | Siymek | İşemek |
950 | Soğuk guyu | Lastik ayakkabı |
951 | Somun | Ekmek |
952 | Sorak | Ekmek ve şekerin ağızda çiğnenip tülbentte küçük çocuğa emzik niyetine verilmesi. |
953 | Sordu | Emdi, bitirdi |
954 | Sormak | Hepsini bitirmek |
955 | Sorutma | Şaşkın bakma , dinelme |
956 | Söbe (Söbe suratlı) | Oval |
957 | Sömürme | Kemiğin iliğini emme gibi. |
958 | Su kavletmek | Herhangi bir yerin çarpma veya ezilme sonucu su toplaması |
959 | Sumsuk | Yumruk, |
960 | Sundurmak | Vermek. Gizlice vermek |
961 | Suruk, Sırık | Hayvan arabalarıyla tahıl taşınırken, dengeyı sağlamak için kullanılan uzunca ağaç |
962 | Susa | Yol - İran da bir şehir |
963 | Suvan, soan - sovan | Soğan |
964 | Suya bakıtma | Hocaya gitme |
965 | Südüyutma | Yoğurt mayalama |
966 | Sülüüketmek | Her şeye tenezzül etmek. |
967 | Sümsük | uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık |
968 | Sürgüç | Bulasik yikamaya yarayan bez parçasi. |
969 | Süsmek-süsüşme-süs-süsdü | Toklu, Teke, dana veya öküzlerin buynuzları ile dövüşmesi. (yörüngla öküz bebiyi süs'dü) |
970 | Süt çalma - yovurt çalma | Yoğurt mayalama |
971 | Süydük | Sidik |
972 | Süzek | Ağaç süt süzgeci |
973 | Şabapçı | Yağcı - yalaka |
974 | Şak Şak | Tespih |
975 | Şak | Bölünen eşit parçadan birisi |
976 | Şakkıdak | Birdenbire |
977 | Şalaman | Yüze gülüp arkadan atan |
978 | Şallak | Yalaka, dönek veyahut yağcı |
979 | Şapırtdak | Hemen |
980 | Şaplak | Bir çeşit sacda pişirilen yağlı ekmek |
981 | Şaplak - Şamar | Tokat |
982 | Şarpın- Şarpun | Eşarp |
983 | Şavgu | Yayılan ışık |
984 | Şavgu | Şevki |
985 | Şayaklamak | Aranmak |
986 | Şebit | Yufkanın saçta pişmiş hali |
987 | Şerii tahtan varsa | Dinin imanın varsa |
988 | Şıklak | Bir yerin su toplaması (du bahıyın elin şıklak olmuş |
989 | Şimşak | Şimşek |
990 | Şipirtdek | Hızlıca |
991 | Şirret | Geçimsiz |
992 | Şişek | Büyük kuzu |
993 | Şüyle büyle yapma | Şöyle böyle |
994 | Ta deyhora | İşaret etmek |
995 | Taa | Daha |
996 | Taavit | Tevfik (gara tavitgil) |
997 | Tafra | Gurur |
998 | Talla | Tarla |
999 | Tavsımak | İyileşmek |
1000 | Tavsımak | Kurumaya yüz tutmak |
1001 | Tayır | Tahir |
1002 | Tayır tayır | Bir şeyi sürüklemek veya kesmek |
1003 | Taytı | Birinin peşine takılan, peşinden gelen |
1004 | Tebelleş olmak | Olmadık yere başkası ile kötülük için uğraşmak |
1005 | Tecelli | Kader |
1006 | Teh | Tüh, yazık |
1007 | Tekavit - Tekavüt | Emekli |
1008 | Tekne | Hamur yoğurulan tahta |
1009 | Tekne çamı | Asırlık Çam Ağacı |
1010 | Telbüz | Aceleci |
1011 | Telek | Kanat |
1012 | Teltük | Sakar, El becerisi iyi olmayan, her şeyi elinden düşüren, kırıp, döken |
1013 | Temek | Ahırdan havan gübresinin atıldığı küçük pencere |
1014 | Temin- Demin | Az önce |
1015 | Temşüt | Sahur |
1016 | Tengellek | Tekerlek, yovallak |
1017 | Tengil Mengil | Tepe takla yuvarlanmak |
1018 | Tepsirmek | Kurumak |
1019 | Tevatür | Abartılı |
1020 | Tez | Çabuk |
1021 | Tıkırdak - Tıkuruk | Koyunun boynuna takılan küçük çan |
1022 | Tıngırdak - tıkıruk | Hayvanların boynuna bağlanan büyük zil |
1023 | Tırkız, tırgız, tırhuz | Kapı arkasına konulan direcen |
1024 | Tırsmak | Korkmak |
1025 | Tıska | Zayıf |
1026 | Tirit | Burundan akan sıvı |
1027 | Tirit | Bir çeşit yemek |
1028 | Tiyniyet | Mizaç, maya |
1029 | Toğturadil | Doktor adil |
1030 | Tohtur, dokdur, toğtur. | Doktor |
1031 | Tokaç | Çamaşır ve yün yıkamaya yarayan ağaç alet. |
1032 | Toklu | Koç |
1033 | Tokya | Terlik |
1034 | Tomafil, tomofil | Otomobil |
1035 | Tomatis | Domates |
1036 | Tomatisme | Romatizma |
1037 | Tombalak, dombalak | Şişman |
1038 | Tonga - Tongı | Tuzak, kapan, oyuna gelmek (tongıya düşdüm) |
1039 | Tongra, Tonra | Kir |
1040 | Toplayıcı | Dilenci |
1041 | Tosur Tosur | Kızgın bir şekilde burnundan nefes alma verme |
1042 | Tosurdaklı | Ters adam |
1043 | Törsengi | Ters adam |
1044 | Tuluk | Peynir küpü |
1045 | Tuluk | Tulum |
1046 | Tuman - Pantul | Pantolon |
1047 | Turfan - tufran | Yayık |
1048 | Turpan | Tırpan |
1049 | Tutacak | Sıcak kabı tutma bezi |
1050 | Tutak | Tencere tava tutmaya yarayan bez |
1051 | Tutam | Avuca sığan |
1052 | Tünek | Tavuk kümesi |
1053 | Tüytük | Tiftik |
1054 | Uğraşma | Kızdırma |
1055 | Uğraşma | Meşgale |
1056 | Uğunmak | Sızlanmak, bir yerin ağrıyıp sızlanılması |
1057 | Upruk | İbrik |
1058 | Usdun - Ustun | Tavan |
1059 | Usdurup | Uygun |
1060 | Uşak | Çocuk ( bizim uşakla bu sene güze gelmedi) |
1061 | Ut, utlanmak | Utanma |
1062 | Uvvuç , Uuuuç | Üşüdüm |
1063 | Uylaşduma | Aralarını bulmak. |
1064 | Ücüra | Kuytu- Kimsenin gitmediği yer |
1065 | Üç etek | Yöresel kıyafet |
1066 | Üfer olmak | Hastanın titremesi (Uvvuç üfer oluyon üsdümörtün donuyon) |
1067 | Üflük | Islık |
1068 | Üğünmek | Acı içinde gıvranma |
1069 | Ümüğü garimcelenmek | Boğazına birşeylerin düğümlenmesi veya çok bağırmak. (la böbe saa ünniye ünniye ümüüm garimcedi ) |
1070 | Ümük | Gırtlak |
1071 | Üngendere | İnce uzun değnek (öküzlere kullanılır) |
1072 | Üren -ürdü - ürmek | Ulumak, Havlamak . Zaar (köpek) zabaa gada ürdüye la uyutmadı. |
1073 | Ürfet | Rafet |
1074 | Ürün | Süt ve süt ürünleri |
1075 | Üsdaçuk | Kamyon, kamyonet |
1076 | Ütmek | Oyunda kazanmak |
1077 | Üvütlemek | Ayırmak seçmek |
1078 | Üzülmek, üzdüme | Kopacak hale gelmek (bannamı paltıya üzdürüvedüydümüne) |
1079 | Va mı? | Var mı? |
1080 | Varıyon | Geliyorum |
1081 | Ve | Ver |
1082 | Velespit | Bisiklet |
1083 | Veram | Verem |
1084 | Verane | Kullanılmayan bakımsız yapı. |
1085 | Vıngıdı, | Çalgı |
1086 | Vızırdamak | Kendi kendine konuşmak |
1087 | Vızırtdak | Aniden |
1088 | Yalak | Hayvanların sıvı yiyecekleri yedikleri içi oyulmuş taş veya ağaç. |
1089 | Yalamuk | Çam ağacının kabuğunun alt yenilen kısmı |
1090 | Yalapdak - yalapbıdak | Çabucak bitirme |
1091 | Yalapşak | Acele veya yalandan |
1092 | Yaldır Yaldır - yıldır yıldır | Temiz su |
1093 | Yama | Yokuş |
1094 | Yama | Ek |
1095 | Yanaz | Yaramaz, geçimsiz |
1096 | Yangabuz | İnsani yönü zayıf, insanlarla kolay ilişki kuramayan, geçimsiz |
1097 | Yangun - Yangınlık | Aşık olma |
1098 | Yanıllı | Sırt |
1099 | Yanşımak, Yağşamak | Konuşmak, dertlenmek |
1100 | Yantaşı | Ocaklığın iki kenarındaki taşlar |
1101 | Yantiri | Akıllı, uyanık, kurnaz |
1102 | Yarışma | Koşmak |
1103 | Yarpuz | Dere kenarında yetişen naneye benzer bir bitki. |
1104 | Yarsımak | İmrenmek, özenmek, beğenmek |
1105 | Yaruk davul | Şişman |
1106 | Yaslaaç | Hamur açılan yassı tahta |
1107 | Yaslağaç | Üzerinde hamur açılan kısa ayaklı masa biçimli araç. |
1108 | Yaslı | Yassı |
1109 | Yaşmak | Yemeni ile yüzünü kapatma |
1110 | Yavsu | Bit veya kene yavrusu |
1111 | Yayak | Yürüyerek |
1112 | Yaylık | Otlak, |
1113 | Yaymak | Otlatma |
1114 | Yaymak | Ekmek yapmak, yufka ekmek açmak |
1115 | Yaynukturma | Yerinden etme, (yayvrulu bir guşyuvasına elini sokarsan anası bitaa gelmez) |
1116 | Yayuk | Yoğurtlardan yağ ile ayranı ayrıştırmaya yarayan tahtadan yapılmış tahmini bir metre yüksekliğinde yuvarlak araç. |
1117 | Yazı | Büyük çayırlık, |
1118 | Yazlık | Evin misafir odası |
1119 | Yazmak | Bazlama hamurunu yaslağaçta hazırlayıp bekletmek |
1120 | Yence, yencelmek | Hafif, hafiflemek |
1121 | Yeşilgan | Yeşil kertenkele |
1122 | Yılar, yular | Hayvanın başına geçirilerek çekilen urgan |
1123 | Yıldır Yıldır | Fazla sulu yemek |
1124 | Yıldır Yıldır | Temiz su |
1125 | Yılgun - yılgın | Bıkmak |
1126 | Yılma | Bıkma |
1127 | Yırmık. Yırmuk | Yumruk, |
1128 | Yıvın | Ot veya sap yığını |
1129 | Yıvma | Yığma |
1130 | Yoğka, yoğha | İnce |
1131 | Yovallak | Yuvarlak |
1132 | Yulanug dolabı | Yıkanma Yeri |
1133 | Yumak, yunmak | Yıkamak, yıkanmak |
1134 | Yuntu | Bulaşık suyu |
1135 | Yunurmak | Yoğurmak |
1136 | Yüklü | Hamile |
1137 | Yüklük | Yatak ve yorganların yığıldığı yer. |
1138 | Yüksünmek | Çekememek |
1139 | Yülütmek | Traş etmek |
1140 | Zaar | Köpek |
1141 | Zabısı | Sahibi |
1142 | Zağmak | Yılan gibi sessizce |
1143 | Zahra | Hayvan yiyeceği. Saman, yem, ot. Zahire. |
1144 | Zalatalık | Salatalık |
1145 | Zaldırakkı | Dağınık Hakkı |
1146 | Zaldur zuldur | Dağınık |
1147 | Zalha | Zeliha |
1148 | Zangıdı zungudu | Çalgılı türkülü ortam - gürültü |
1149 | Zati | Zaten |
1150 | Zeklenmek, zevklenmek | Dalga geçmek |
1151 | Zellet - zelletli | Lezzet - lezzetli |
1152 | Zere -zeere diyom bende | Belli ki (zira) - belliydi- Zehra |
1153 | Zeregada | Küçük- Minik |
1154 | Zerzavat | Sebze meyve |
1155 | Zevda - Zevdalanmak | Aşık, Sevdalanmak |
1156 | Zevle - zevli | Boyunduruktan öküzün çıkmaması için deliklere sokulan sopa. |
1157 | Zevli | Öküzlerin boynuna takılan ve kağnı çekmeye yarayan uzun ağaç |
1158 | Zevzek zevzek | Boş yere |
1159 | Zıbarmak | Zorla uyumak |
1160 | Zıkkımın peki, hasbanın peki | Kızınca söylenir. Boğazda takılıp kalacak şey. |
1161 | Zıngıldamak | Yerinden oynamak, Sallanmak |
1162 | Zırtapoz | Söz dinlemez kimse |
1163 | Zırtlan | Çok hareketli kişiler için biraz kızmaklı söylenir. (La şu bebiye bak aynı zırtlan gibi birşey. ) |
1164 | Zıtkı sıyrılmak | İlişkiyi alakayı kesmek |
1165 | Zıva, zıvama | Sıva, sıvama |
1166 | Zızdırmak - sızdurmak | Kuyruk yağını eritip yağını çıkarmak. |
1167 | Zibidi | Başına buyruk, parasız, |
1168 | Zibidi | Sevdiği birinin çocuğuna söylenir. Di |
1169 | Zilif | Öne dökülen saç |
1170 | Ziv ziv | Boğayı ineğe salmak |
1171 | Zivmek | Sessizce |
1172 | Zoba | Soba |
1173 | Zoldur zoldur | Sallana sallana |
1174 | Zortlatma | Zorlattırma. Eyibi daşı galduruken zortlatdudum. |
1175 | Zottirik, zartlak, zırtlan | Hareketsiz duramamak, sürekli hareket etmek |
1176 | Zöldür - Zaldır | Uzun boylu |
1177 | Zunna | Zurna, |
Translate
KÖY KONUŞMALARI
YAZAR:
YUKARIKİSEKÖYÜ


Etiketler:
ARDIÇ,
ÇITAK,
GÜVEM,
IŞIK DAĞI,
KIZILCAHAMAM,
seyhamamı,
YUKARIKESE,
YUKARIKİSE
Yer: Ankara Kızılcahamam Yukarıkise köyüü
Yukarıkese, 06895 Kızılcahamam/Ankara, Türkiye